
Bu yazımızda sizinle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesinde düzenlenmiş olan “resmi belgede sahtecilik” suçunu inceleyeceğiz. Keyifli okumalar dileriz.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçu ve Cezası (TCK 204): Kapsamlı Rehber
Resmi belgede sahtecilik suçu, kamu güvenine karşı suçlardan biridir ve Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesiyle düzenleme altına alınmıştır. Resmi belgede sahtecilik suçu üç farklı şekilde işlenebilir; resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek veya sahte resmi belgeyi kullanmak. Bu üç seçimlik harekette de failin suç işleme kastının bulunması gerekir. Görüldüğü üzere, resmi belgede sahtecilik suçunun gerçekleşmesi için failin belgeyi kullanma zorunluluğu yoktur. Zira belgeyi sahte olarak düzenlemekle suç işlenmiş olur.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçunun Unsurları
Resmi belgede sahtecilik suçunun faili, birinci ve ikinci fıkrada ayrı ayrı düzenlenmiştir. İlk fıkraya göre suçun faili kamu görevlisi dışında herhangi bir kişi tarafından işlenebilir. Bununla birlikte ikinci fıkrada yer alan nitelikli hale göre, suçun faili mutlaka kamu görevlisi olmalıdır. Kamu görevlisi TCK’nın 6/1-c maddesinde “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” olarak tanımlanmıştır.
Suçun kanunda düzenlendiği yer de dikkate alındığında, suçun hukuki konusu kamu güvenidir. Yani suçla korunmak istenen hukuki menfaat kamu güvenidir. Dolayısıyla resmi belgeye dayanan fiili bir zarar meydana gelmesi gerekli değildir, belgenin zarar olasılığının bulunması yeterlidir. Bu nedenle yaygın olarak bu suçun mağdurunun toplum olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan suça konu resmi belgeden kaynaklı menfaati ihlal edilmiş bireylerin de bu suçun mağduru olabileceğini savunan görüşler de bulunmaktadır.
Resmi belgede sahtecilik suçunun gerçekleşebilmesi için üç seçimlik hareket açısından da birtakım ortak unsurları bulunur. Bunlar sahtecilik konusu belgenin resmi belge niteliğinde olması, belgenin iğfal kabiliyetine (aldatıcılık özelliğine) sahip olması ve belgenin zarar olasılığı doğurmaya elverişli olmasıdır.
Belgenin ne olduğu kanunda tanımlanmamıştır, bu nedenle belge kavramı doktrin ve içtihatlar ile şekillenmektedir. Türk hukuku açısından belge ilk olarak yazılı olmalıdır. Fakat her yazılı şey belge değildir, zira belgenin hukuki bir değere sahip olması ve delil niteliğinin bulunması gerekir. Diğer taraftan belgeyi düzenleyenin de belli olması gerekir. Bir resmi belgeden söz edilebilmesi için aynı zamanda bu belgenin usul ve şekil kurallarına uygun olarak kamu görevlisi tarafından görevi gereği düzenlenmesi gerekir.
Suça konu sahte resmi belgenin hukuki değer taşıması ve iğfal kabiliyetinin (aldatıcılık yeteneğinin) bulunması gerekir. İğfal kabiliyeti olarak da bilinen aldatıcılık unsuru, suçun temel unsurlarındandır. Başka bir ifade ile, resmi belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmi belgenin değiştirilmesi şeklindeki fiillerin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için; düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belgeymiş gibi yanıltıcı olması gerekir.
Özel bir inceleme yapılmaksızın ilk bakışta sahteliği anlaşılamayan belgenin sahte olduğu kabul edilmelidir. Öte yandan belge üzerindeki sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı da saptanmalıdır. Bir belge üzerinde ilk bakışta dikkat çekmeyecek bir sahtecilik yapılmış ve bu sahtecilik birçok kişiyi aldatacak nitelikte ise, belgenin objektif olarak aldatma gücü vardır. Suçun işlenebilmesi için sahte belgenin aldatma gücünün objektif olarak saptanması gerekir. Örneğin, aldatıcılık niteliği bulunmayan bir belgenin kullanımı sırf memurların bilgisizlikleri veya ihmallerine dayanıyorsa, belgenin hukuki geçerliliğinin olmadığını ve dolayısıyla suçun vücut bulmadığını söylemek mümkündür. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da çoğu kararında aldatıcılık niteliğinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiğini; muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceğini işaret etmiştir. Burada sahte belgenin aldatma kabiliyetinin olup olmadığını değerlendirme görev ve yetkisi, yargılamayı yürüten mahkemeye aittir. Mahkeme, suça konu oluşturan sahte belgenin aslını getirterek, resmi belgede bulunması gereken sayı, tarih, imza, mühür gibi ögeleri incelemeli ve belgenin nesnel olarak iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığını saptamalıdır.
Resmi Belgede Başkasının Yerine İmza Atmanın Cezası Nedir?
Bir resmi belgede başka bir kişinin yerine imza atmak, resmi belgede sahtecilik suçunun basit haline vücut verir. Bu bağlamda resmi belgede başkasının yerine imza atan kişiye, TCK m. 204/1 uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilebilir. Bununla birlikte eğer kişinin kendisi yerine imza atılmasına rızası varsa, rıza bir hukuka uygunluk nedeni olduğundan suç oluşmayacaktır.
Belgede sahtecilik suçları kasten işlenen suçlardır, dolayısıyla failde zarar verme bilinç ve iradesinin bulunması gerekir. Mağdurun faile önden verdiği açık veya zımni rıza üzerine, onun imzasını taklit etmesi durumunda sanığın, mağdura zarar verme bilincinin bulunmadığı kabul edilir. Dolayısıyla bu durumda failin kasıtlı hareket etmediğinin kabul edilmesi gerekir. Yargıtay da istikrarlı olarak bu görüşü benimsemektedir. (11.CD. 06.02.2008, 2007/8425 – 2008/617; CGK. 30.3.1992, 6-80/98).
Resmi Belgede Sahtecilik Nitelikli Hal
Kanun, 204. Maddenin ikinci fıkrasında resmi belgede sahtecilik suçunun nitelikli halini düzenlemiştir. Buna göre görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Burada fail mutlaka kamu görevlisi olmalıdır. Yani suçu yalnızca kamu görevlileri işleyebilir, bu açıdan suçun nitelikli hali özgü suçtur. Kamu görevlisi TCK’nın 6/1-c maddesinde “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” olarak tanımlanmıştır. Kamu görevlisi veya memur; suça konu resmi belgeyi sahte olarak düzenlemesi veya değiştirmesi ya da kullanması halinde, suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin görevinden kaynaklı olarak suça konu resmi belgeyi düzenleme, değiştirme veya kullanma yetkisine sahip olması gerekir. Aksi takdirde kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçunun nitelikli halinden değil, basit halinden cezalandırılması gerekir.
Resmi Evrakta Sahtecilik Cezası Kaç Yıldır?
Türk Ceza Kanunu’nun 204. Maddesinde resmi belgede sahtecilik suçu şu şekilde düzenlenmiştir:
“Resmi belgede sahtecilik
Madde 204- (1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.”
Dolayısıyla ilk fıkrada düzenlenen suçun basit halinin cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. İkinci fıkrada düzenlenen nitelikli halin cezası ise 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır. Suça konu belgenin kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belge niteliğinde olması durumunda ise verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı öngörülmüştür.
Evrakta Sahtecilik Yüz Kızartıcı Suç Mu?
Türk Ceza Kanunu’nda yüz kızartıcı suçlar şeklinde bir kategori bulunmasa da bazı özel kanun ve yönetmeliklerde bu kavrama yer verilmiştir. Yüz kızartıcı suçlar, Devlet Memurları Kanunu’nun 48/5. Maddesinde sayılmış olup; zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama ve kaçakçılık suçları bu türden suçlardandır.
Resmi belgede sahtecilik suçu, DMK’nın 48/5. Maddesinde açıkça düzenlenen sahtecilik suçlarındandır. Dolayısıyla evrakta sahtecilik suçu yüz kızartıcı suç kabul edilir. Ceza kanunu açısından bir sonuç doğurmayan yüz kızartıcı suçlar, bu suçlardan mahkum edilen kişilerin özel kanunlar uyarınca elde edebileceği birtakım hak ve statüleri engeller.
Resmi Belgede Sahtecilik Zamanaşımı
Resmi belgede sahtecilik suçunun zamanaşımı, suçun basit ve nitelikli şekillerine göre değişmektedir. Suçun basit şekli için 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu nedenle TCK’nın 66. Maddesine göre dava genel zamanaşımı uygulanır ve suç 8 yıllık bir zamanaşımına tabidir. Suçun nitelikli hali için ise 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu durumda TCK’nın 66. Maddesine göre uygulanacak olan zamanaşımı 15 yıl olacaktır. Elbette bunlar olağan zamanaşımı süreleridir.
Uzatılmış zamanaşımı süreleri ise TCK 67 uyarınca; resmi belgede sahtecilik suçunun basit hali için 12 yıl, nitelikli hali için ise 22.5 yıl olarak uygulanacaktır.
Sahte Diploma Dolandırıcılığı
Son günlerde kamuoyunu, bazı kişilerin sahte e-imzaları kullanarak sahte diploma kayıtları oluşturduğu haberleri meşgul etmekte. Bahsi geçen, e-imza kullanarak sahte diploma üretme fiilini Türk Ceza Hukuku açısından değerlendirecek olursak;
Bu tarz bir eylemi yalnızca TCK 204 kapsamında resmi belgede sahtecilik suçu olarak değerlendirmek doğru olmayacaktır. Bu tarz bir eylem TCK 244 kapsamında “Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” suçuna da vücut verecek olup bahsi geçen suç tipinin nitelikli hallerinde 7.5 yıla kadar hapis cezası verilebilmesi mümkündür.
Ek olarak idare hukuku açısından da değerlendirecek olursak; sahte diploma ile herhangi bir kamu kurum veya kuruluşunda yahut özel sektörde işe giren kişilerin; atama işlemleri iptal edilecek, aldığı maaşları faiziyle birlikte geri istenebilecek ve ek olarak pek çok tazminat davasının da muhatabı olabilecektir.
Bu tarz durumlar ile karşılaşıp mağdur olmamak için YÖK sisteminden ve E-devlet üzerinden çapraz kontrol yapılması önemlidir.
Sıkça Sorulan Sorular
-
İmza Taklit Etmek Resmi Belgede Sahtecilik Sayılır Mı?
İmza taklit etmek resmi belgede sahtecilik sayılır. Resmi belgede imza taklidi yapan kişiye 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilmesi mümkündür.
-
Resmi belgede sahtecilik suçu şikayete bağlı bir suç mudur?
Resmi belgede sahtecilik suçu, takibi şikayete bağlı bir suç tipi değildir. Şikayete bağlı bir suç olmadığından herhangi bir şikayet süresi de yoktur.
-
Resmi belgede sahtecilik suçunda zamanaşımı süresi kaç yıldır?
Resmi belgede sahtecilik suçunun basit halinde olağan zamanaşımı 8 yıl, uzatılmış zamanaşımı ise 12 yıldır. Resmi belgede sahtecilik suçunun nitelikli halinde ise olağan zamanaşımı 15 yıl, uzatılmış zamanaşımı 22.5 yıl olarak uygulanır.
-
Aldatıcı (iğfal) kabiliyeti ne demektir? Belgenin sahte olduğu kolayca anlaşılıyorsa yine de suç oluşur mu?
Resmi evrakta sahtecilik suçundan söz edebilmek için düzenlenen belgenin yanıltıcı nitelikte olduğundan bahsedilebilir olması gerekir. İğfal (Aldatma) kabiliyeti olmayan belgelerde sahtecilik suçu oluştuğundan bahsedilemez.
-
Bilgim olmadan adıma sahte belge düzenlenmiş, ne yapmalıyım?
Bilginiz dışında adınıza herhangi bir resmi yahut özel sahte belge düzenlenmiş ise konuyla alakalı olarak en yakın kolluk birimine veya Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurmanızı şiddetle tavsiye ederiz.
YASAL UYARI: İşbu yazı ve internet sitesindeki diğer içerikler, avukatlık mevzuatına ve TBB Reklam Yasağı Yönetmeliğine uygun olacak şekilde hazırlanmıştır. Sadece bilgilendirme amaçlıdır, bu materyallere dayanılarak yapılacak hiçbir işlem için sorumluluk kabul edilmemektedir!