Son dönemlerde gerek sosyal medyaya gerekse televizyonlara yansıyan popüler davalarda, yargılama sürecinde el konulan eşyalar dikkat çekti. Peki bu süreç nasıl işliyor? Yargılama devam ederken yahut yargılama sonrasında bu eşyaları geri almak mümkün mü? Bu yazımızda bu soruları cevaplamaya çalışacağız. Keyifli okumalar dileriz.

MÜSADERE NEDİR?

İlk olarak müsaderenin sözlük tanımını yapacağız. Ardından ise müsadere kelimesinin günümüz Türk Ceza Hukuku açısından nasıl kullanıldığını anlatacağız. 

Müsadere kelimesinin tanımı Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı’nın resmi hukuk sözlüğünde şu şekilde yapılmıştır: ‘’Zoralım; bir kimsenin taşınır veya taşınmaz bir malının, kendi isteği olmaksızın devlet tarafından elinden alınması’’ Bu tanımdan çıkarılabilecek temel hususlara bakacak olursak;

  • Müsadere yapılırken kişinin rızası, isteği aranmaz. Müsadere edilecek mal kişinin elinden iradesi dışında alınır.
  • Müsadere edilecek mal taşınır (araba, silah, telefon vb.) ya da taşınmaz (ev, arsa, dükkan vb.) olabilir. Hatta kişinin kazancını oluşturan nakit para dahi gerekli şartlarda müsadere edilebilmektedir (5237 sayılı TCK Md. 55).
  • Müsadere işlemini yapacak olan bizzat Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Devlet bu müsadere işlemini belirlenen usuller çerçevesinde kurum ve kuruluşları vasıtasıyla yapar.

Müsaderenin Adalet Bakanlığı tarafından yapılan, resmi sözlük anlamı denilebilecek tanımını kısaca yapmaya çalıştık. Peki Türk Ceza Hukuku açısından müsadere nedir, nasıl tanımlanabilir?

Müsadere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 54 ve 55. maddelerinde düzenlenmiştir. TCK 54. Maddede eşya müsaderesi tanımlanırken 55. maddede kazanç müsaderesi açıklanmıştır. Kanunda yapılan tanımlar şu şekildedir:

Eşya müsaderesi

Madde 54- (1) …kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir…

Kazanç müsaderesi

Madde 55- (1) Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir…

Son olarak Yargıtay’ın güncel kararlarında müsadereyi nasıl tanımladığından bahsedip müsadere usulüne geçeceğiz. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2021/141 E., 2022/165 K. ve 11.10.2022 T. hükmünde müsadere şu şekilde tanımlanmıştır: ‘’…iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak şartıyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine özgülenen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsadere edileceği hüküm altına alınmıştır…’’

Müsadere Usulü

Yukarıda Kısaca müsaderenin tanımını yaptık. Peki yapılacak olan müsadere işleminin usulü nasıl olacaktır. Müsadere edilecek olan eşya ya ya kazancın müsaderesi süreci nasıl işleyecektir?

Müsaderenin nasıl yapılacağı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi kanunu’nun 256 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanuna göre müsadere şu şekilde yapılacaktır: Müsadere kararı verilmesi gereken bir durum varsa ve ceza davası açılmamış yahut ceza davası açılmış fakat asıl hüküm ile birlikte müsadereye ilişkin bir karar verilmemişse; müsadere kararının verilmesi için Cumhuriyet savcısı ya da Katılan (Mağdur), davayı görmeye yetkisi olan mahkemeye başvurabilir.

5271 sayılı CMK’nın 257. maddesine göre; ceza mahkemesi tarafından müsadereye ilişkin olarak verilecek kararlar duruşma açılarak, duruşmada verilecektir. Müsadere edilecek eşya yahut diğer malvarlıkları üzerinde hakkı olan kişiler de bu duruşmaya çağrılırlar. Duruşmaya davet edilen bu kişiler, sanık hangi haklara sahipse o hakları kullanabilirler. Ancak davet edilen bu kişilerin duruşma çağrısına uymamaları, kararın ertelenmesine neden olmaz ve hükmün verilmesini engellemez.

CMK’nın 258. maddesi uyarınca; müsadereye ilişkin olarak verilecek kararları karşı istinaf (Bölge Adliye Mahkemesi) yolu açıktır. Cumhuriyet savcısı, katılan yahut 257. madde uyarınca duruşmaya çağrılan kişiler kararı istinaf edebilirler.

Bir eşya suç konusu değilse ancak yine de müsadereye tabi tutulacak ise eşyanın müsaderesine sulh ceza hakimi tarafından duruşma yapmadan karar verilecektir.

Müsadere Edilen Eşyanın İadesi

Müsadere edilen, elkonulan eşyanın iadesinin nasıl yapılacağı 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 131. maddesinde iki kısım şeklinde düzenlenmiştir. Birinci kısımda şüpheliye, sanığa yahut üçüncü kişilere ait el konulmuş eşyaların iadesi düzenlenirken ikinci kısımda ise suçtan zarar gören mağdura ait eşyaların iadesi düzenlenmiştir. Şimdi bunları ayrı ayrı ele alacağız.

  • Şüpheliye, Sanığa veya Üçüncü Kişilere Ait Eşyaların İadesi

Öncelikle el konulan eşyanın savcılık soruşturması yahut ceza mahkemesinde yürütülen yargılama bakımından muhafazasına gerek kalmamış olmalıdır. Veya el konulan eşyanın müsadere edilemeyeceğinin anlaşılmış olması gerekmektedir.

Müsadere edilen eşyanın iadesi ilgilinin talebi üzerine gerçekleşebileceği gibi süreci yürüten makamlarca kendiliğinden de iade kararı verilebilir.

İade kararını Cumhuriyet savcısı (Soruşturma evresinde), hakim (Sulh Ceza Hakimi) veya mahkeme (Ceza Mahkemesi) tarafından verilir.

İade talebinin reddi halinde red kararına karşı itiraz edilebilmesi mümkündür.

  • Suçtan Zarar Gören Mağdura Ait Eşyaların İadesi 

El konulan eşyanın yahut malvarlıklarının, suçtan zarar gören mağdura ait olması durumunda, bu eşyalara artık delil olarak ihtiyaç bulunmuyor ise eşyalar sahibine iade edilirler.

El konulan eşyanın iadesine Yargıtay’ın güncel içtihatlarında şu şekilde değinilmiştir: ‘’…iade kararı verilebilmesi için, eşya ya da malvarlığı değerlerinin müsadereye tabi tutulamayacak olması ve aidiyetleri hususunda da herhangi bir kuşku bulunmaması gerekir…’’  Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2014/312 E., 2017/11 K., 17.01.2017 T.

Müsadere Edilen Silah Nasıl Geri Alınır?

6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun Kapsamında; Ceza mahkemelerince müsaderesine karar verilen yahut kolluk kuvvetlerince ele geçirilen ateşli silah, mermi yahut bıçak, tutanak karşılığında Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı emrine verilir. Milli Savunma Bakanlığına teslim ile birlikte bu tip silahlar, ordu malı sayılırlar.

6136 sayılı kanun kapsamına giren ve el konulan ateşli silahlar ile miktar bakımından adli emanette muhafazası Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sakıncalı görülen bu silahlara ait mermilere dair gerekli ayırma işlemleri soruşturma evresinde, savcı nezaretinde bilirkişi vasıtasıyla yapılır. Bu silahlar ve mermiler haklarında mahkemece bir karar verilinceye kadar Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazılı emri ile jandarma birlik komutanlıkları tarafından muhafaza altına alınırlar. Jandarma tarafından muhafaza altına altına alınacak silahlar, mahkeme ve savcılık tarafından yazılı şekilde istenildiğinde geri verilmek üzere tutanak tutularak muhafaza altına alınır. 

Kesin hükümle neticelenmiş olan yahut özel bir kanun gereğince ya da buluntu olması nedeniyle ceza yargılaması yapılamayan, müsadere edilmiş veya bulunmuş silah gibi öldürücü alet benzerleri, Cumhuriyet savcılığınca ilgili hakim yahut mahkemeden alınacak bir kararla en yakın Kara Kuvvetleri Komutanlığı ordu donatım teşkillerinden birine tutanakla teslim edilerek kayıt altına alınır.

Fakat müsadere yoluyla ya da kolluk kuvvetlerince herhangi bir şekilde ele geçirilen silahlardan, mahkemelerce sahiplerine iadesine karar verilen silahların cumhuriyet savcılıklarına en yakın bakım birimlerine kadar sevkinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı sorumluluğunda kalmak üzere, ilgili cumhuriyet savcılığının adli emanet memurluğu vasıtasıyla bakım birliklerinden alınması sağlanır. Adli emanetçe alınan bu silahlar talep üzerine yahut re’ sen sahiplerine iade edilir.

HAGB ve Müsadere

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve müsadere kararı arasında çok uzun süredir devam etmekte olan bir hukuki bir karmaşa söz konusudur. Yapılan son kanun değişikliği ile uygulama açısından sorunlar çözüldü gibi gözükse de mevcut düzenlemeye yönelik olarak hukuk camiasından yoğun eleştiriler yöneltilmektedir. Kısaca girişin ardından HAGB ve müsadere arasındaki hukuki ilişkiyi açıklayalım.

HAGB ve müsadere ilişkisini incelerken 12.03.2024 tarihli 7499 sayılı kanun öncesi ve sonrası olarak ayrım yapmak gerekmektedir.

12.03.2024 Öncesinde HAGB kurumunu düzenleyen CMK’nın 231/5 maddesinde şu ifade yer almaktaydı: Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” Kanunun bu ifadesi uyarınca hukuken HAGB hükmü kesinleşen kişinin başta silah olmak üzere eşyalarının müsadere edilememesi anlamına geliyordu. Fakat uygulamada mahkemelerin bu hususlara dikkat etmediği pek çok durum yaşandı. 

HAGB ve müsadere ilişkisiyle alakalı olarak Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelen Süleyman Başmeydan başvurusunda AYM; ‘’HAGB’nin, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade ettiği hüküm altına alınmıştır. Müsadere kararının -güvenlik tedbiri olmakla birlikte- hükmün bir parçası niteliğinde olduğu ve HAGB kararıyla birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karar olduğu kabul edilmektedir. Yargıtay da müsadere tedbirinin hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmadığını belirtmektedir. Bu durumda ancak hükmün açıklanması veya denetim süresi sonunda davanın düşmesine karar verildiği durumlarda müsadere kararına karşı kanun yoluna başvurulabilecektir. Müsaderenin, HAGB kararı verilmesi durumunda hangi aşamada infaz edileceğine ilişkin olarak ise açık bir kanun hükmünün bulunmadığı görülmektedir.’’ şeklinde tespitte bulunmuştur. İlerleyen süreçte ise nihayet AYM 01.06.2023 tarihinde HAGB’nin konuya dair kısmının iptaline karar vermiştir.

AYM’nin vermiş olduğu iptal kararı ile birlikte yeni bir düzenleme yapılması hasıl olmuştur. 12.03.2024 tarihli 7499 sayılı kanun ile HAGB neredeyse baştan sona düzenlenmiş, müsadere de bu düzenleme kapsamında yerini almıştır. Yapılan düzenleme ile CMK 231/5 şu hali almıştır: ‘’Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, müsadereye ilişkin hükümler hariç, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.’’ Yeni düzenlemeye göre; sanık hakkında, HAGB almış olsa dahi müsadere uygulanabilecektir. 

HAGB ile birlikte kurulan müsadere kararı, esas karar olan HAGB kararına bağlı olduğu tartışmasızdır. Eğer kişi öngörülen denetim süresini iyi halli geçirirse HAGB kararı düşecektir. Esas karar hakkında düşme verildikten sonra müsadere kararının da onu takip etmesi gerekmektedir. Böylece eşyaları HAGB sonrası müsadere edilen kişiler, düşme kararı sonrası müsadere edilen eşyalarını geri talep edebileceklerdir.

Savcılığın El Koyduğu Eşya Nasıl Geri Alınır?

Müsadere kararı ceza mahkemesinde yargılama devam ederken (Kovuşturma evresi) verilebileceği gibi savcılık soruşturması devam ederken (soruşturma evresi) de verilebilir. Soruşturma devam ederken savcılığın talebi üzerine sulh ceza hakimi müsadere kararı verebilecektir. Peki bu durumda müsadere edilen eşya nasıl geri alınır?

Soruşturma sürerken el konulan eşyanın, daha önce de bahsettiğimiz CMK 131 uyarınca talep edilmesi mümkündür. İlgili eşyasının iadesi ile alakalı olarak talepte bulunabilir. İade talebi red olunduğu takdirde, red kararına karşı itiraz mümkündür.

Her ne kadar iade talebi mümkünse de bizim ceza hukukumuzdaki yerleşik uygulama; dosyaya ilişkin olarak kesin hüküm kurulurken, beraat kararına ek olarak ‘’müsadere edilmiş olan malların iadesine’’  şeklinde bir ara karar kurulmasıdır. Uygulamada çoğunlukla kesin hükme ek olarak kurulan ara kararla birlikte el konulan eşyaların iadesine karar verilir.

 

Yasal Uyarı: İşbu yazı ve internet sitesindeki diğer içerikler, Avukatlık mevzuatına ve TBB reklam yasağı yönetmeliğine uygun olacak şekilde hazırlanmıştır. Sadece bilgilendirme amaçlıdır, bu materyallere dayanılarak yapılacak hiçbir işlem için sorumluluk kabul edilmemektedir!