
Türk Ceza Kanunu’nun 116. ve devamı maddelerinde düzenlenen konut dokunulmazlığının ihlali suçu ile birlikte Anayasanın 21. maddesinde düzenlenen konut dokunulmazlığının, korunması amaçlanmıştır. Bu yazımızda konut dokunulmazlığının ihlali suçunu detaylı bir şekilde sizlere anlatacağız. Keyifli okumalar dileriz.
KONUT DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ SUÇU NEDİR?
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesinde düzenlenmekle birlikte, ana dayanağını Anayasanın 21. maddesinden almaktadır.
B.Konut dokunulmazlığı
Madde 21 – Kimsenin konutuna dokunulamaz. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
Yine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde, özel hayatın ve aile hayatının dokunulmazlığı kapsamında, konut dokunulmazlığı da koruma altına alınmıştır.
MADDE 8
Özel ve aile hayatına saygı hakkı
I. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
II. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.
Konut kişinin özelidir, kendini güvende hissettiği yerdir. Türk Ceza Kanunu da konut dokunulmazlığını, 116. maddede, 4 kısım şeklinde detaylı olarak düzenlemiştir. Suçun esası, geçerli rızanın veya hakim kararının yokluğudur. Buna göre açık ya da örtülü rıza veya usulüne uygun olarak verilmiş hakim kararı olduğunda, kişinin konut dokunulmazlığı ihlal edilmemiş olacaktır.
“Konut kavramı genellikle özel yaşamın ve aile yaşamının geliştiği maddi olarak belirlenmiş yer olarak tanımlanmaktadır. Öte yandan konut kavramı işyerlerini de kapsamakta; bu bağlamda bir kişinin mesleğini sürdürdüğü bürosu, özel bir kişinin işlettiği şirketin faaliyetlerinin yürütüldüğü kayıtlı merkezi, tüzel kişilerin kayıtlı merkezleri, şubeleri ve diğer işyerleri de bu kapsamda değerlendirilebilmektedir (Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, § 133; Mehmet Taşdemir, B. No: 2013/3436, 18/5/2016, § 55). Bununla birlikte işyerlerinin mahrem bir unsur içermeyen, herkese açık, aleni alanları konut kavramı kapsamında görülmeyebilir.” (Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Ford Otomotiv Sanayi A.Ş. Başvurusu , B. No: 2019/40991, 23/3/2023 T.)
Konut Dokunulmazlığının İhlali (TCK Madde 116)
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun özel hükümler kitabının, kişilere karşı suçlar isimli ikinci kısmının yedinci bölümünde 116. maddede 4 fıkra olarak düzenlenmiştir. Madde şu şekildedir:
Konut dokunulmazlığının ihlali
Madde 116-
I. Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
II. Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
III. Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.
IV. Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yayımlanan resmi gerekçesi ise şu şekildedir:
“Madde, Anayasanın 21 inci maddesinde güvence altına alınan konut dokunulmazlığını ihlâl fiillerini suç olarak tanımlamaktadır. Konut dokunulmazlığının ihlâli, kişinin kendisine özgü banş ve sükununu ve yuvasındaki yaşamının sulh ve selametle cereyanı için varolması gerekli güvenlik duygusunun sarsılmasını ifade etmektedir.
Bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda onlann muhtaç oldukları güvenlik ve sükunu ihlâl eyleyen bu fiillerin, hürriyete karşı işlenen suçlar arasında bir suç olarak tanımlanması uygun görülmüştür.
Maddenin birinci fıkrasında konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun temel şekli düzenlenmiştir. Buna göre; bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak girilmesi veya nza ile girildikten sonra buradan çıkılmaması konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun temel şeklini oluşturmaktadır. Bu suç, herkes tarafından işlenebilir. Bu suç, icraî bir davranışla işlenebileceği gibi, ihmali davranışla da işlenebilir. Başkasının konutuna veya konutun eklentilerine nza ile girdikten sonra, çıkmama hâlinde, konut dokunulmazlığı ihmali davranışla ihlâl edilmektedir.
Konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun oluşabilmesi için, yetkili kişinin konuta girme konusunda rızasının olmaması gerekir. Konut sahibinin konuta girildiğinden haberdar olmaması, aynı zamanda nzasının da olmaması anlamına gelir. Bu nedenle, konuta gizlice veya hileyle girilmiş olması hâlinde, bu suç oluşur. Sahibinin rızasına dayalı olarak konuta girildikten sonra, bu nzanın geri alınması hâlinde konutun terk edilmesi gerekir. Aksi takdirde söz konusu suç oluşur. Belirtilen nedenlerle, konut sahibinin rızasının olmaması, bu suçun bir unsurunu oluşturmaktadır.
Konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldıran rızanın, hukuken geçerli rıza olması gerekir. Kişinin konuta girme konusunda nza açıklamaya yetkili olmasının yanı sıra, açıklanan rızanın da örneğin hile dolayısıyla sakatlanmamış olması gerekir.
Maddenin ikinci fıkrası, söz konusu suçun hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldıran nza ile ilgili bazı durumlara ilişkin hükümler içermektedir. Buna göre, evlilik birliğinde aile bireylerinden birinin rızasının olması, söz konusu suça ilişkin hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldırır. Keza, konurun birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda bu kişilerden birinin konuta girme konusunda nza göstermesi, fiilin hukuka uygun hâle getirir. Ancak bu hâllerde konuta girişin hukuka uygun sayılabilmesi için, nza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir. Bu bakımdan örneğin, konuttaki teknik bir anzanın tamiri için, diğerinin bilgisi olmaksızın, eşlerden birinin tamircinin konuta girmesine nza göstermesi hâlinde, bu nza geçerli bir nza olarak kabul edilmelidir. Buna karşılık, eşlerden birinin bir başkasını zina yapmak üzere konuta kabul etmesi durumunda, bu kişinin konuta girmesine gösterilen rızanın, geçerli bir rıza olarak kabul edilmesi imkânsızdır ve bu durumda diğer eşe karşı işlenmiş konut dokunulmazlığını ihlâl suçu söz konusudur.
Maddeye göre, girilen veya çıkılmayan yerin bir konut veya bunun eklentisi olması gerekir.
Konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun soruşturma ve kovuşturması mağdurun şikâyetine bağlı kılınmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrası suçun konusu bakımından farklı bir hüküm içermektedir. Buna göre, birinci fıkrada tanımlanan fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibariyle açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış (mutat) olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane, bu gibi izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza, herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süper marketlere, dükkânlara, mağazalara halka açık olmadıkları zamanlarda, meselâ mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi hâlinde de bu suç oluşacaktır. Ancak, halka açık oldukları sırada girildiği takdirde suç oluşmayacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar.
Dördüncü fıkrada, bu madde kapsamında tanımlanan suçların cebir veya tehdit kullanılarak ya da gece vakti işlenmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hâller olarak belirlenmiştir.
Burada söz konusu olan cebir, kasten yaralama suçunun daha az cezayı gerektiren hâli olarak düşünülmelidir. Bu nedenle, kullanılan cebir kişide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmiş ise, hem konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan hem de kasten yaralama suçundan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.”
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun hem güncel hem de yerleşik içtihatlarında, Anayasanın 21. maddesi, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi ve Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesinin birlikte değerlendirilmesi ile ele alınıp, incelenmektedir.
“AİHS m. 8’de düzenlenen özel yaşama ve aile yaşamına saygı hakkı kapsamındaki haklar Anayasada farklı maddelerde güvence altına alınmıştır. Anayasanın “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesi, “özel hayatın gizliliği” kenar başlıklı 20. maddesi, “konut dokunulmazlığı” kenar başlıklı 21. maddesi ve “haberleşme hürriyeti” kenar başlıklı 22. maddesi, AİHS m. 8’deki haklara karşılık gelmektedir. Konut dokunulmazlığını ihlal etmek ceza kanununda suç olarak tanımlanmıştır. TCK. 116/2 maddesi gereğince açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri konut olarak kabul edilmektedir. AİHS 8. maddesinde geçen konut terimi otonom/özerk bir kavramdır. Özerk olması şu anlama gelmektedir; AİHS, taraf devletlerin iç hukuklarında konut kavramını nasıl tanımladığı ve neleri konut olarak sınıflandırıldığına karışmamaktadır. Bir yerin konut olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasında o yer ile yeterli ve devam eden bağlar şeklindeki olgusal ölçüt kullanılmaktadır.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2023/607 E., 2024/149 K. ve 03.04.2024 T.)
Hırsızlık ve Konut Dokunulmazlığı İhlal
Günlük hayatta, konut dokunulmazlığının ihlali suçu ile hırsızlık suçu sıklıkla bir arada işlenmektedir. Böyle bir durumda kişiye nitelikli hırsızlık suçundan (TCK 142/2-h) tek bir ceza mı verilecektir yoksa hem konut dokunulmazlığını ihlalden hem de hırsızlıktan ayrı ayrı mı ceza verilecektir?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesinin 2. fıkrasının (h) bendinde; “Hırsızlık suçunun bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında, İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” ifadesi ile sanki konut dokunulmazlığının ihlali suçu ile hırsızlık açısından totalde tek bir ceza verilmesi gerekiyormuş gibi düzenlense de bu düşünce doğru değildir.
Konut dokunulmazlığının ihlali ile hırsızlık suçu bir arada işlendiğinde; hem konut dokunulmazlığının ihlalinden hem de hırsızlık suçundan ayrı ayrı ceza verilmesi gerekmektedir. Bu husus Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun yerleşik içtihatlarında da bu şekildedir.
“Türk Ceza Kanununun nitelikli hırsızlık başlıklı 142. maddesinin birinci fıkrasının suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan (b) bendinde, sanığın işlemeye kalkıştığı bina veya eklentileri içerisinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkındaki hırsızlık suçu; “Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında, … İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” biçiminde düzenlenmiş, yerel mahkemenin hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunun 62. maddesiyle TCK’nun 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmış ve maddeye; “Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında, …” şeklindeki (h) bendi eklenmiştir. İlk bakışta bu düzenlemenin “kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır” kuralının istisnası olduğu, yani bileşik suç tanımına uyduğu söylenebilir ise de, kanun koyucu bu madde ile hırsızlık suçunun “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşya” hakkında işlenmiş olmasını nitelikli hal olarak düzenlemiş, bina veya eklentiye girmeyi suçun oluşumu açısından unsur olarak aramamıştır. Buna göre, hırsızlık suçunun bu nitelikli halinin, “bina veya eklentileri içerisinde muhafaza altına alınmış eşya” hakkında, bina ya da eklentilerine girilerek işlenmesi mümkün bulunduğu gibi, bina veyahut eklentiye girilmeden de işlenebilmesi mümkün olup, her iki durumda da anılan maddenin uygulanması gerekecektir. Bir başka ifadeyle, maddedeki düzenleme ile bina veya eklentilerine girilip girilmemesi değil, çalınan eşyanın bina veya eklentileri içerisinde muhafaza altına alınmış olması nitelikli hal açısından önemsenmiştir. Kanun koyucu bu suç tipini bileşik suç olarak hüküm altına almak isteseydi, maddeyi 765 sayılı Kanunda olduğu gibi “bina veya eklentilerine girilmek suretiyle işlenirse” şeklinde düzenlerdi. Bu nedenle hırsızlık suçunun bu nitelikli halinin işlenmesi sırasında bina veya işyerine ya da eklentilerine girilmesi halinde hırsızlık suçunun yanında ayrıca konut dokunulmazlığının ihlali suçu da oluşmakta, buna bağlı olarak failin bu suçtan da cezalandırılması gerekmektedir. Diğer taraftan kanun koyucu hırsızlık suçunun bina veya eklentilerine ya da işyerine girilerek işlenmesi halinde hırsızlık suçunun yanında ayrıca konut dokunulmazlığının ihlali suçunun da oluşacağına dair iradesini pekiştirecek şekilde 5560 sayılı Kanunun 6. maddesiyle TCK’nun 142. maddesine; “hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlali veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz” biçimindeki dördüncü fıkrayı ilave etmiştir. Eklenen fıkranın gerekçesinde de; “kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza kuralı gereği, hırsızlık suçunu işlemek için başkasının konutuna girilmesi veya malvarlığına zarar verilmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmetmek gerekir” denilmek suretiyle, kanun koyucunun amacının, hırsızlık suçunun işlenmesi sırasında gerçekleştirilen diğer suçların da ayrıca cezalandırılması olduğu açıkça ortaya konulmuştur.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2016/260 E., 2017/135 K. ve 14.03.2017 T.)
Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçu Şikayete Tabi Mi?
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun basit hallerini şikayete bağlı suçlardır. Buna göre; bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişiler (TCK Md.116/1) ve bu tarz fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın, girilmesi alışılmış olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde (TCK Md. 116/2) suç, şikayete bağlı olarak soruşturulacak ve kovuşturulacaktır.
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun; cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde (TCK Md. 116/4) yahut konut dokunulmazlığının ihlali suçunun; silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi halinde (TCK Md. 119/1) suç, şikayete bağlı olmadan soruşturulacak ve kovuşturulacaktır.
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun işlenmesi sırasında, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda (TCK Md. 119/2), ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler de şikayete bağlı olmadan soruşturulacak ve kovuşturulacaktır.
Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli suçunun da işlenmesi halinde (TCK Md. 142/4) suç, şikayete bağlı olmadan soruşturulacak ve kovuşturulacaktır.
“Fethiye 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/06/2010 tarihli kararı ile sanık … hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından açılan kamu davasında hırsızlık suçundan beraatine, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan ise 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, konut dokunulmazlığının ihlali suçunun müstakil olarak işlenmesi halinde takibinin şikayete bağlı olduğu ancak hırsızlık suçu ile birlikte işlenmesi halinde takibi için şikayet şartının aranmayacağı, ancak mahkemenin kabulüne göre; hırsızlık suçundan sanığın beraatine kararı verilmesi karşısında, müstakil hale gelen konut dokunulmazlığının ihlali suçunun takibinin şikayet şartına bağlı hale geleceği, dosya kapsamına göre müştekinin şikayetçi olduğuna dair herhangi bir beyanının bulunmaması gözetildiğinde, sanık hakkında atılı suç yönünden düşme kararı verilmesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, sanık hakkındaki konut dokunulmazlığının ihlali suçu için (FETHİYE) 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 25.06.2010 tarihli ve 2007/344 E., 2010/494 K. sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA” (Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2022/4091 E., 2022/15186 K. ve 21.09.2022 T.)
Konut Dokunulmazlığı İle İlgili Örnekler
- İnşaatı devam eden ve kullanılmayan yer konut değildir: “Olay yeri inceleme tutanağı, katılan anlatımı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, hırsızlığın gerçekleştiği yerin, inşaatı devam eden kullanılmayan bir bina olduğu ve konut niteliğinin bulunmadığı anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuğun unsurları oluşmayan konut dokunulmazlığını ihlal etme suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. CD, 2020/19084 E., 2021/4883 K. ve 9.3.2021 T.)
- Kiralık, eşyasız ve boş daire konut niteliğinde değildir: “Suça konu kiralık olan ve içerisinde eşya bulunmayan boş dairede yaşayanlar olmaması sebebi ile konut niteliği bulunmadığının anlaşılması karşısında konut dokunulmazlığının ihlali suçunun yasal unsurları oluşmadığından suça sürüklenen çocuğun beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 13. CD, 2020/6078 E., 2020/10930 K. ve 4.11.2020 T.)
- Kömürlük apartmanın ortak alanı olup, kömürlüğe giren kişiye ayrı ayrı değil tek bir konut dokunulmazlığı ihlalden ceza verilmelidir: “Müştekilere ait kömürlüklerin bulunduğu yerin suça konu apartmanın ortak alanı olup müstakil konut niteliği taşımadığının anlaşılması karşısında; sanığın mağdurların yaşadığı apartmanın ortak alanlarına girmek suretiyle tek bir konut dokunulmazlığını ihlal suçu ihlal ettiği düşünülmeksizin, suçun hukuki nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek mağdur sayısına göre ayrı ayrı ceza verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 13. CD, 2020/5784 E., 2020/4821 K. ve 3.6.2020 T.)
- İkamet edilmese dahi eşyalı eve girilmesi konut dokunulmazlığını ihlal suçu oluşturur: “Müştekinin ikamet etmemekle birlikte içerisinde eşya bulunan ve konut niteliğinde olan dairesine giren suça sürüklenen çocuğun eyleminin konut dokunulmazlığını ihlal etme suçunu oluşturduğu değerlendirilerek yapılan incelemede; dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye kısmen aykırı olarak ONANMASINA” (Yargıtay 13. CD, 2018/11649 E., 2019/4082 K. ve 18.3.2019 T.)
- İçi boş hayvan ahırı konut değildir: “Müşteki tarafından kiralanan ve hayvanların satılması sebebiyle içerisi boş olan hayvan ahırının işyeri veya konut niteliği bulunmadığı gözetilmeden müsnet suçtan mahkumiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 13. CD, 2016/5159 E., 2017/11322 K. ve 16.6.2016 T.)
- Dershane bahçesi konut niteliğinde değildir: ”Konut niteliğinde bulunmayan ve dershanenin eklentisi olan bahçedeki bisikletin çalınmasına teşebbüs edilmesi şeklindeki eylemde, konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşmayacağı, ayrıca yine hırsızlık eyleminin, işyerinin açık olduğu zaman diliminde, rızaya ihtiyaç duyulmadan girilmesi mutad saatte işyeri bahçesinden gerçekleştirilmesi karşısında, işyeri dokunulmazlığını ihlal suçunun da unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden suça sürüklenen çocuğun bu suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. CD, 2016/5817 E., 2016/11521 K. ve 16.6.2016 T.)
- Tedavi için kalınan hastane odası konut değildir: “Sanığın, şikayetçilerin tedavi görmek amacıyla geçici süreliğine kaldıkları hastane odasına girerek cep telefonlarını çaldığının anlaşılması karşısında; hastane odasının 5237 sayılı TCK’nın 116. maddesi anlamında konut niteliğinde sayılamayacağı bu nedenle atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine hatalı değerlendirme ile mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir” (Yargıtay 2. CD, 2014/27604 E., 2016/9283 K. ve 16.5.2016 T.)
- Kapısı, penceresi, çatısı bulunan konteyner konut niteliğindedir: “Müştekinin yaz aylarında kalmak amacıyla kullandığı prefabrik konteyner şeklinde kapısı, penceresi, çatısı bulunan yerin konut vasfında olduğu anlaşılmakla suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan zamanaşımı içinde işlem yapılması olanaklı görülmüştür.” (Yargıtay 13. CD, 2018/16942 E., 2019/10264 K. ve 18.6.2019 T.)
- Herkesin girip çıkabildiği dükkan konut niteliğinde değildir: “Sanıkların girdikleri iddia olunan katılan …’e ait inşaat malzemeleri satan işyerinin özelliği ve girdikleri saat itibariyle rızaya ihtiyaç duyulmadan herkesin girip çıktığı yerlerden olduğundan sanıklara atılı işyeri dokunulmazlığını bozmak suçunun oluşmayacağının gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. CD, 2011/1696 E., 2012/43642 K. ve 15.10.2012 T.)
- Müstakil evin dış kapısını açıp merdivenlere girilmesi konut dokunulmazlığını ihlaldir: “Yakınına ait tek katlı müstakil evin dış demir kapısını açarak binanın eklentisi konumundaki merdivenlerine giren suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı konut dokunulmazlığını bozma suçunun tamamlanmış olduğu gözetilmeden” (Yargıtay 2. CD, 2012/25584 E., 2013/3 K. ve 14.1.2013 T.)
Konut Dokunulmazlığını İhlal Teşebbüs
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, konut sakinlerinin rızası dışında konuta yahut konutun eklentisine girilmesi veya alışılmış (Mutat) olmayan işyeri ya da işyerinin eklentisine girmekle tamamlanmış olur. bu sebepten ötürü konut dokunulmazlığını ihlal suçu kesintisiz bir suç olarak tanımlanır.
Suç, maddi unsuru oluşturan seçimlik hareketlerden, konuta girme yoluyla işleniyorsa teşebbüs mümkündür. Ancak diğer seçimlik hareketlerden olan, suç yeri olan konuta girip de çıkmama halinde teşebbüsten söz edilemeyecektir. Konut sakinlerinin rızası olmamasına rağmen konuttan çıkılmadığı takdirde suç tamamlanmış olacaktır.
“Sanığın, dört katlı binanın üçüncü katında bulunan müştekinin ikametine girmeye çalışması şeklinde gerçekleşen olayda, konut dokunulmazlığı bozma suçunun tamamlandığı gözetilmeden, eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.” (Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2020/7269 E., 2021/6899 K. ve 30.03.2021 T.)
Konut Dokunulmazlığını İhlal Şikayet Dilekçesi
T.C.
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
ŞİKAYETÇİ : Ali B (TC: …)
-ADRES-
VEKİLLERİ : Av. Batuhan Can ZANBAK (Ankara Barosu – 48429)
Av. Aybike Hüma BAŞBUĞ (Ankara Barosu – 48430)
Güzeltepe Mahallesi, Şölen Sokak No: 4/3 Çankaya/Ankara
ŞÜPHELİLER: Veli C (TC: …)
-ADRES-
Mehmet D (TC: …)
-ADRES-
SUÇ : Konut dokunulmazlığının ihlali (TCK 119/1-c)
SUÇ YERİ/TARİHİ : Çankaya/ANKARA (03.01.2025)
KONU : Şüphelilerin 03.01.2025 tarihinde işlemiş olduğu konut dokunulmazlığının ihlali suçunun nitelikli haline ilişkin olarak hakkında kamu davası açılması ve akabinde cezalandırılması talepli şikayet dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR :
Yukarıda ismi belirtilen şüpheliler, site içerisinde yer alan araç park yerinde, sözde kendilerine ait olduklarını iddia ettikleri alana müvekkilimin aracını park etmesini bahane ederek müvekkilin konut dokunulmazlığını ihlal etmişlerdir.
Şüpheliler “o arabanı oradan niye çekmiyorsun lan” diye bağırarak müvekkilin evininin eklentisi niteliğindeki bahçesine girmiş, evin camlarını ve kapısını tekmelemiş, yumruklamışlardır. Olay esnasında görüntü ve ses kaydı yapan sitenin güvenlik kameralarına da olay açıkça yansımıştır. Gürültü esnasında camlara çıkan bütün komşular da olaya şahit olmuştur. (EK-1)
“Müştekilerin aşamalarda birbirleri ile uyum arz eden beyanları; tanık …’in beyanı; evin bahçe kısmında kırılmış tuğla ve tahta parçalarının, plastik kovanın bulunduğunun, evin ön cephesinde pencerelerden bir tanesinin kırıldığının, bir tanesinin de çatladığının belirtildiği 04/10/2014 tarihli görgü tespit tutanağı içeriği; oluş ve tüm dosya içeriğine göre; sanıkların daha önceden anlaşmazlık yaşadığı müştekilerin ikametinin avlusuna girip avludaki eşyalara ve camlara zarar verdiklerinin anlaşılması karşısında, sanıkların üzerlerine atılı konut dokunulmazlığının ihlali suçundan mahkumiyetleri yerine delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek beraatlerine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2021/8288 E., 2022/77 K. ve 10.01.2022 T.)(EK-2)
Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun nitelikli halini işleyen şüpheliler hakkında kamu davası açılması ve cezalandırılmaları gerekmektedir.
NETİCE-İ TALEP : Yukarıda izah edilen ve Cumhuriyet Başsavclığı tarafından re’sen gözetilecek sebeplerle;
- Site yönetimine müzekkere yazılarak güvenlik kamerası kayıtlarının alınmasını,
- Şikâyetimizin kabulü ile şüpheliler hakkında konut dokunulmazlığının nitelikli hali ve re’sen tespit edilecek suçlardan cezalandırılması için iddianame düzenlenerek kamu davası açılmasını arz ve talep ederiz. 05.01.2025
Şikayetçi Vekili
Av. Batuhan Can ZANBAK
Av. Aybike Hüma BAŞBUĞ
Ekler :
- Tanık listesi ve bilgileri
- Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2021/8288 E., 2022/77 K. ve 10.01.2022 T. künyeli karar
- Savcılığınızca müzekkere yazılmasını talep ettiğimiz site yönetiminin bilgileri
Yasal Uyarı: İşbu yazı ve internet sitesindeki diğer içerikler, avukatlık mevzuatına ve TBB Reklam Yasağı Yönetmeliğine uygun olacak şekilde hazırlanmıştır. Sadece bilgilendirme amaçlıdır, bu materyallere dayanılarak yapılacak hiçbir işlem için sorumluluk kabul edilmemektedir!