
Başbuğ&Zanbak Hukuk olarak bu yazımızda sizlere; hakaret suçu kavramının ne olduğunu, hakaret suçunun cezasını, hakaret suçuna ilişkin özel düzenlemeleri ve 9. Yargı paketi ile birlikte hakaret suçu kapsamında yapılan değişiklikleri güncel Yargıtay kararları ışığında anlatmaya çalışacağız. Keyifli okumalar dileriz.
HAKARET SUÇU NEDİR? (TCK 125)
Hakaret suçu, Anayasa’nın 17. maddesinde koruma altına alınmış olan kişinin manevi varlığında, yıpranmaya sebep olmak suretiyle işlenen ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında cezalandırılan bir fiildir.
Herkes, onur, şeref ve haysiyet sahibidir. Ceza hukuku, kişiyi onuruna, şeref ve haysiyetine dokunan fiillere karşı korumaktadır. Ne isimle olursa olsun, kimsenin kimseyi aşağılamaya hakkı yoktur. Hakaret suçu tarih kadar eski olmakla birlikte, herkesin ayrımsız onur, şeref ve haysiyet sahibi olduğunun kabul edilmesi yeni sayılabilecek bir gelişmedir. Kanun önünde eşitlik ilkesi gereğince, hiç kimse, bir diğer kimseden, daha az şerefli değildir. Ayrımsız herkes eşittir, ait olduğu toplumun şerefli bir üyesidir.
Ceza hukuku, kişinin onurunu, şeref ve haysiyetini, cezai himayenin konusu yapmıştır. Haksız olarak bir kimsenin onuruna, şeref ve haysiyetine saldırıda bulunmak, hakaret suçuna vücut vermektedir.
5237 sayılı Türk Ceza kanunu, hakaret suçunu, kişilere karşı suçlar ismini taşıyan ikinci kısmının, sekizinci bölümünde şerefe karşı suçlar ismi altında 125. madde ve devamında düzenlemiştir.
“Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir.” (Yargıtay CGK, 2023/437 E., 2024/88 K. ve 21.02.2024 T.)
Hakaret Suçunun Cezası Nedir?
Hakaretin cezası üç aydan iki yıla kadar hapis ya da adli para cezasıdır. Hapis veya adli para cezasının birinin verilmesini mahkeme takdir edecektir. Her halde , hakim, iki cezadan birini seçerken TCK’nın 61. maddesi hükmünü dikkate alacaktır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, hapis cezasının alt ve üst sınırını belirlemişken, adli para cezasının alt ve üst sınırını açıkça göstermemiştir. Ancak kanundan ve Yargıtay içtihatlarından yola çıkarak, hakarette para cezasının; alt sınırının doksan gün, üst sınırının ise yedi yüz otuz gün üzerinden hesaplanacak para cezası olduğunu söyleyebiliriz.
Hakaret suçunun cezası, uygulanacak hükme ve hakaretin niteliğine göre değişiklik gösterecek ve ceza yine uygulanacak hükme göre artacak yahut azalacaktır.
“Maddenin birinci fıkrasında hakaret suçunun temel şekli, üçüncü ve dördüncü fıkralarında ise nitelikli hâlleri düzenlenmiş, madde gerekçesinde de; “Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır.” açıklaması yapılmıştır. Buna göre, suçun konusu kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup somut bir fiil veya olgu isnat etme ya da sövme suretiyle kişilerin onur, şeref ve saygınlığına saldırma eylemi hakaret suçunu oluşturacaktır.” Yargıtay CGK, 2021/102 E., 2022/512 K. ve 04.07.2022 T.
Basit Hakaret Suçu Cezası (TCK 125/1)
Hakaret suçunun basit halinin (TCK 125/1) cezası, 3 aydan 2 yıla kadar hapis yahut adli para cezasıdır. Adli para cezasının alt sınırı, üç aylık hapis cezasına denk gelen cezadan az olamazken üst sınırı da iki yıllık hapis cezasına karşılık gelen para cezasından fazla olamayacaktır.
“Hakaret suçundan tayin olunan adli para cezasının, sanığın ekonomik ve şahsi halleri değerlendirilerek takdiren 4 eşit taksitte ödenmesine karar verilmesine karşın, yaralama suçundan verilen adli para cezasının taksitlendirilmemesi kanuna aykırıdır.” Yargıtay 4. CD. 2012/28516 E., 2014/604 K. ve 15.01.2014 T.
Nitelikli Hakaret Suçu Cezası (TCK 125/3)
TCK’nın 125. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen nitelikli haller söz konusu olduğunda, verilecek cezanın alt sınırı 1 yıldan az olamaz. Yine bu durumda da hapis cezası yerine adli para cezası verilmesi mümkündür. Fakat adli para cezasının alt sınırı, 1 yıla denk gelen adli para cezası oluşturacaktır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 3. fıkrasında şu 3 nitelikli hal düzenlenmiştir:
- Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret.
- Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı hakaret.
- Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret.
Kanunda sayılan bu üç suçtan birinin işlenmesi durumunda verilecek cezanın alt sınırı 1 yıldan az olmayacaktır.
“Teşdit uygulamasının, TCK’nın 125/1-3.a maddesi gereğince, temel ceza belirlenirken yapılması gerekirken, aynı Kanunun 125/1. maddesi uyarınca temel ceza teşdiden 1 yıl hapis olarak belirlendikten sonra “sanık eylemini, kamu görevlisi polis memurlarına karşı gerçekleştirdiğinden, TCK’nın 125/1-3,a-son maddesi uyarınca, takdiren ve teşdiden…” biçimindeki, kanuni ve yerinde olmayan gerekçe ve usulle sanık hakkında 1 yıl 6 ay hapis cezasına hükmolunması kanuna aykırıdır.” Yargıtay 4. CD, 2012/37313 E., 2014/1463 K. ve 21.01.2014 T.
Alenen Hakaret Suçu Cezası (TCK 125/4)
Hakaret suçunun alenen işlenmesi durumunda kişiye verilecek olan ceza, TCK 125/4 uyarınca altıda biri oranında arttırılacaktır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun gerekçesinde aleniyet; “fiilin gerçekleştiği koşullar itibari ile belirli olmayan veya birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olmasıdır” şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre aleniyet için en az 2 kişinin varlığının arandığı söylenebilir. Buradan yola çıkarak aleniyeti şu şekilde tanımlayabiliriz: Aleniyet, fiilin, herkesin önünde işlenmesi yahut sayısı belirsiz kişilerce bilinebilir olmasıdır. Keza Yargıtay’ın içtihatları da bu tanımı doğrular niteliktedir.
“TCK’nın 125/4. maddesinde düzenlenen aleniyetin oluşabilmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi, mahkemece sanığın hastanede söylediği kabul edilen sözlerin kaba söz niteliğinde olup, hakaret suçunu oluşturmadığının anlaşılması karşısında, sanığın mahkeme kabulünde belirtilen sinkaflı sözleri nerede söylediği, aleniyet öğesinin ne şekilde oluştuğu tartışılıp açıklanmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle verilen cezanın anılan Kanun maddesi gereğince artırılması hatalıdır.” Yargıtay 4. CD, 2020/18247 E., 2020/20964 K. ve 22.12.2020 T.
Kurul Halinde Çalışan Kamu Görevlilerine Hakaret Suçu Cezası (TCK 125/5)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin son fıkrası olan 5. fıkrada; kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suçun, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Böyle bir durumda TCK 43. maddede yer alan zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle verilecek olan ceza arttırılacaktır.
Örneğin kişi, trafik çevirmesinde ekip halinde görev yapan polis memurlarına karşı hakarette bulunursa, önce faile TCK 125/3-a uyarınca kamu görevlisine hakaretten ceza verilecektir. Ardından verilen bu ceza TCK Md. 43 uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle arttırılacaktır.
“Sanık(fail) aynı suç işleme kararıyla aynı kişiye yönelik olarak değişik zamanlarda birden fazla hakaret suçu işlediğinde zincirleme suç kuralları uygulanır (TCK 43/1). Somut olayda sanığın …. İlçesi Polis İmdat telefonunun arayarak telefona çıkan görevli polis memuruna “ne kadar ekibin varsa hepsinin anasını avradını s….k edeceğim” şeklinde hakaret ederek telefonu kapatması bir süre sonra tekrar arayarak, aynı şekilde hakaretine devam etmesi şeklindeki eyleminin, telefona bakan polis memuruna yönelik olarak TCK.nun 125/1-3/a, 43/1.maddeleri kapsamında zincirleme hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı yasanın 125/5. maddesinin yollamasıyla zincirleme suç hükümlerinin uygulanması sonuca etkili olmadığından tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye katılınmamıştır.”
Hakaret Suçunun Yasal Dayanağı
Hakaret suçu konu olduğunda ana yasal dayanak, 5237 sayılı Türk Ceza kanunu’nun, kişilere karşı suçlar ismini taşıyan ikinci kısmının, sekizinci bölümünde şerefe karşı suçlar ismi altındaki 125. madde olacaktır.
Hakaret |
Hakaret Suçu Şikayete Tabi Mi?
TCK 131 uyarınca, hakaret suçu ana kural olarak şikayete tabi bir suçtur. Hakaret suçunun şikayete bağlı olmadığı tek durum, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret edilmesi durumudur. Böyle bir durumda soruşturma ve kovuşturma re’sen yürütülecektir.
Şikayetten vazgeçmenin kabul edilip edilmeyeceğinin sanığa sorulması esastır. Ancak ilk kertede sanığa ulaşılamaması durumunda sorulması zorunlu değildir. Güncel Yargıtay içtihatları da bu yöndedir.
Şarta bağlı şikayetten vazgeçme mümkün değildir. Şikayetten vazgeçmenin açık ve net bir şekilde, şüpheye mahal bırakmadan yapılması gerekmektedir.
“TCK’nın soruşturma ve kovuşturma başlıklı 131. maddesinin birinci fıkrasında ise; “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç” hakaret suçunun soruşturması ve kovuşturması, mağdurun şikayetine bağlıdır” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre TCK 131/1 maddesinde kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret dışında kalan hakaret suçlarının takibinin şikayete tabi olduğu açıkça ifade edilmiştir.” Yargıtay 18. CD., 2016/1076 E., 2018/7567 K. ve 16.05.2018 T.
Hakaret Suçu Zamanaşımı
Hakaret suçu kamu görevlisine karşı işlenmediği sürece şikayete tabi olduğundan, mağdur, fiil ve faili öğrendiği andan itibaren 6 ay içerisinde şikayette bulunmalıdır. Bu süre her halükarda 2 yılı geçemeyecektir.
Eğer hakaret suçu kamu görevlisine karşı işlenmiş ise burada bir şikayet süresi aranmayacaktır. Cumhuriyet Savcısı soruşturmayı re’sen başlatacak ve yürütecektir. Ancak adli işlemlerin 8 yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde başlamış olması gerekmektedir.
“Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 125 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Kanunun 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır. 5237 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen son işlemin 25.12.2015 tarihli mahkumiyet kararı olduğu, temyiz incelemesi tarihine kadar 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir. İncelemeye konu dosyada olağan dava zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.” (Yargıtay 4. CD., 2022/6239 E., 2024/13248 K. ve 23.10.2024 T.)
Hakaret Suçu Ön Ödeme (9. Yargı Paketi)
Halk arasında 9. yargı paketi olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 07.11.2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, milletvekilleri tarafından oy çokluğu ile kabul edildi ve kanunlaştı.
Yargı Paketi ile birlikte, hakaret suçunun önemli bir kısmı ön ödeme kapsamına alındı. Hakaret suçunun şu dört halinde artık ön ödeme yapılması mümkündür:
- Sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle hakaret..(TCK 125/2)
- Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı hakaret.(TCK 125/3-b)
- Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret. (TCK 125/3-c)
- Alenen hakaret. (TCK 125/4)
“Dava; 2863 sayılı kanuna aykırılık suçuna ilişkindir…hükümden sonra yürürlüğe giren 7188 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 16. maddesiyle 5237 Sayılı TCK’nın 75. maddesinin 6. fıkrasında yapılan değişiklik uyarınca, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 74. maddesinin 2. fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen suç ön ödeme kapsamına alındığından; 5237 Sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca, ‘Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur’ hükmü de gözetilerek, 7188 Sayılı Kanun’un 16. maddesiyle değişik 5237 Sayılı TCK’nın 75. maddesi uyarınca ön ödemeye ilişkin işlemler yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması bozma nedenidir.” (Yargıtay 12. CD., E. 2017/3064, K. 2020/615, 16.01.2020)
Hakaret Suçu Uzlaşmaya Tabi Mi?
Ön ödeme kapsamındakiler (TCK 125/2, 125/3-b,c ve 125/4) ile kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenenler (TCK 125/3-a ve 125/5) dışında, hakaret suçu uzlaşmaya tabi bir suçtur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen, hakaret suçunun temel hali kapsamında, fail ile mağdurun uzlaşması mümkündür.
“Hükmün açıklanmasına sebebiyet veren ihbara konu ilamda, sanık suç tarihinde uzlaşmaya tabi olmayan 5237 sayılı TCK’nın 106/1-1. maddesinde düzenlenen tehdit, TCK 125/1. maddesinde düzenlenen hakaret ve TCK 151/1. maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçlarından mahkum olmuş ise de, hükümden sonra, 02.12.2016 tarih ve Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren, 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik, 5271 sayılı CMK.nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre, söz konusu suçların uzlaştırma kapsamına alınması üzerine ihbara konu suça ilişkin mahkemesince uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığının araştırılarak sonucuna göre açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş” (Yargıtay 8. CD, 2021/10308 E., 2021/18523 K. ve 04.10.2021 T.)
Güncel Hakaret Sayılan ve Sayılmayan Kelimeler (2024)
Vatan Haini, Terörist, Amerikan Uşağı, Saray Soytarısı, Boynuzlu, Bunak, Hilkat Garibesi, Dombili, Aç köpek, Dümbük, Dinsiz İmansız, Diktatör, Enayi, Enik, Fırıldak, Gavat, Gergedan, Godoş, Hain, Hapçı, Haysiyetsiz, Hayvan, Hırsız, Şaklaban, Çakal, Hitler, İt Soyu, Kanı Bozuk, Kaşar, Maymun, Pavyon Kadını, Sürtük, O.Ç., Rezil, Pislik, Sapık, Satılmış, Sazan, Sefil, Soysuz, Şaklaban, Tacizci, Beyinsiz, Top, Salak, Puşt, Kahpe, Aşağılık gibi ifadeler güncel Yargıtay içtihatları uyarınca hakaret sayılmaktadır.
“Sanığın aşamalarda suçlamaları kabul etmemesi, 08.05.2016 tarihli “olay yakalama ve teslim tutanağı”nda sanığın şikâyetçi polis memurlarına “a…koyduğumun yerinde hepiniz vatan hainisiniz” sözleriyle hakaret ettiğinin” (Yargıtay 2021/35084 E., 2024/8463 K. ve 10.06.2024)
Aç avukat, Aciz ve Kirli, Adam Mısın, Adamda Her Yol Var, Akıl Sağlığın Yerinde Değil, Aldığın Maaş Haram Olsun, Avukat Bozuntusu, Bencil, Beş Altı Kocadan Boşanmış, Bilgisiz ve Beceriksiz, Cahil Herif, Çapsız, Çiğ İnsan, Defol, Diktatör, Doktorların Yüz Karası, Doymadın Mı Daha, Düzenbaz, Eşek Gibi Yapmak Zorundasınız, Görev Yapması Toplum Adına Talihsizlik, Hekim Değil Kasapsınız, İftiracı, İğrenç Uygulama, İnsan Değilsin, Kaç Kuruşluk Adamsın, Karı Gibi Gülme, Kirli Eller, Kukla, Kuyruk Acısı Var Sende, Küstah, Lan, Meslek Etiğinden Bihaber, O Elbiseyi Hak Etmiyorsun, Oha, Okumuşsun Ama Adam Olamamışsın, Ödeyemiyorsan Geceleri İşe Çık, Ödlek, Pervasız, Pişkin, Saygısız, Sen Kim Oluyorsun Oğlum, Suratsız, Tarafgir, Yalaka, Yapacağını İşin İçine Edeyim gibi ifadeler güncel Yargıtay içtihatları uyarınca hakaret sayılmamaktadır.
“Kolluk tarafından tutulan 22.07.2014 tarihli tutanak içeriğinde sanık A’nın görevlilere hitaben “size göstereceğim, siz adam mısınız, sizden şikayetçi olacağım, sizi Ahlat’ta barındırmam, sizinle görüşeceğim” şeklinde sözleri kaba hitap ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarını oluşturup sanığın eyleminin hakaret suçunu oluşturmadığı gözetilmeksizin beraati yerine yazılı şekilde hüküm tesisi kanuna aykırıdır.” (Yargıtay 8. CD, 2021/10019 E., 2021/22999 K. ve 16.12.2021 T.)
Gıyapta Hakaret Suçu
TCK Md. 125/1 ikinci cümlede gıyapta hakaret suçu düzenlenmiştir. Kanun düzenlemesine göre gıyapta hakaretin gerçekleşmiş sayılabilmesi için, fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. İhtitat kavramı Adalet Bakanlığı’nın sözlüğünde “Karışma; katılma; bir araya gelme” olarak tanımlanmıştır. Bu kelime ile anlatılmak istenen, failin, hakaret içeren fiilini başkalarına duyurmasıdır.
Gıyapta hakaret suçundaki ihtilat şartının, sesli, yazılı veya görüntülü bir mesajla da gerçekleşmesi gayet mümkündür.
“5237 sayılı Kanun’un 125. maddesi uyarınca gıyapta hakaret suçunun en az üç kişi ile ihtilat edilerek işlenmesi, ayrıca failin sözleri en az üç kişinin duyup algılayabileceği bir şekilde söylemesi gerektiği hususları dikkate alındığında, kovuşturmada dinlenilen iki tanık tarafından sanığın, katılana hakaret ettiği kabul edilmiş ise de, olay tutanağında imzası bulunan infaz koruma memuru E.T. de dinlenilerek gıyapta hakaret suçunun ihtilat öğesinin ne suretle oluştuğu kanıtlarıyla birlikte açıklanıp tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle hakaret suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması” (Yargıtay 4. CD, 2021/38651 E., 2024/11650 K. ve 02.10.2024 T.)
İleti Yoluyla Hakaret Suçu
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 2. fıkrasında huzurda hakarete eşit sayılan ileti yoluyla hakaret suçu içlenmiştir. Hakaret fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, suçun faili hakkında üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilecektir.
Şayet örnek vermek gerekecek olursa; mesaj (SMS, Whatsapp, DM), Mektup, E-posta veya televizyon aracılığı ile edilen hakaretlerde TCK 125/2 hükmü uygulanacak ve böylece huzurda hakaret ile aynı yaptırıma tabi olacaktır. Bu madde özelinde gıyapta hakaret suçunda aranan ihtilat koşulu aranmayacaktır.
“Hakaret suçunun huzurda işlenmemesine rağmen, Kanun tarafından huzurda işlenmiş gibi cezalandırılan hali ise, ileti yoluyla yapılan hakarettir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125 inci maddesinin ikinci fıkrasında; fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur. demek suretiyle, tahkir edici nitelikteki fiilin, ileti yoluyla mağduru hedef alması durumunda failin huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacağı belirtilmiştir. Buna göre, hakaret içeren bir mektup, telefon konuşması veya yazılı bir mesaj huzurda söylenmiş gibi cezalandırılacaktır. İleti yoluyla hakarette, failin kullandığı vasıtalar ile mağduru hedef aldığını bilmesi ve mağdur tarafından bu fiilin öğrenileceğini istemesi gerekir. Şayet ileti mağdurdan başka birisine gönderilmiş ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise, huzurda hakaret suçu oluşmayacaktır. Zira, fail mağdurun hakareti öğrenmesi kastıyla hareket etmemiştir. Bu durumda fail ancak ihtilat kastıyla hareket etmiş ve şartları oluşmuş ise, gıyapta hareket suçundan cezalandırılabilecektir. Yazı ve resimle hakaret suçunda, yazı veya resmin mağdurun kendisine verilmesi şart değildir. Mağdura verilebileceğinin suçu işleyen tarafından bilinmesi halinde, bunun üçüncü bir kişiye yazılıp gönderilmesiyle de huzurda hakaret işlenmiş olacaktır.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2021/42282 E., 2024/9402 K. ve 01.07.2024 T.)
İnternetten Hakaret Suçu
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi ve devamında düzenlenmiş olan hakaret suçunun, internet aracılığı ile de işlenmesi gayet mümkündür. Hatta günümüzde işlenen hakaret suçlarının çoğunluğunun internet üzerinden gerçekleştiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Facebook, X (Twitter), E-posta, Whatsapp, İnstagram, Youtube, Tiktok gibi sosyal platformlar üzerinden işlenen hakaret fiillerinin ispatı, huzurda hakaret suçuna göre kısmen daha kolaydır. Edilen hakaretin ekran görüntüsü, mümkünse ekran kaydı alınmalı ve mesajlar kesinlikle silinmemelidir.
Sosyal medya platformlarındaki konuşmaların, çeşitli programlar aracılığı ile fake versiyonlarının oluşturulması artık günümüz teknolojisi ile oldukça basit bir hadisedir. Bu sebepten dolayı mümkünse ekranın bir video kaydının alınması, ekran görüntüsüne nazaran daha kuvvetli bir kanıt teşkil edecektir.
“Facebook hesabından yapılan suça konu paylaşımların herkes tarafından görülebilir olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre sanık hakkında TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2019/8374 E., 2021/29529 K. ve 20.12.2021 T.)
Bir Gönderiyi Retweet Yapmak Yahut Beğenmek Hakaret Suçunu Oluşturur Mu?
Twitter (X) platformu üzerinden, hakaret suçunu içeren bir paylaşımı beğenmek suç değildir fakat Yargıtay’a göre, hakaret içerikli bir gönderiyi retweet etmek hakaret suçuna vücut vermektedir.
“Sanığın, twitter adlı sosyal paylaşım sitesinde diğer sanık tarafından paylaşılan tweeti retweetlediğinin, kendi ikrarı ile de sabit olması karşısında, kamu görevlisine görevinden dolayı zincirleme şekilde hakaret suçunun unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden, sanığın mahkumiyeti yerine beraat kararı verilmesi kanuna aykırıdır” (Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2015/10377 E., 2015/12777 K. ve 07.12.2015 T.)
“Sanığın, sosyal paylaşım sitesi üzerinden müştekiye hitaben “C. oto yıkama” ve temyize gelmeyen sanık “A.. K..” profilleri adı altında gönderilen hakaret içerikli mesajları beğenmekten ibaret eyleminin, bu mesajların sanık tarafından da internet ortamında paylaşılıp veya başkalarına aktarılmadığı takdirde hakaret suçunun unsurlarını oluşturmayacağı, kişisel değerlendirme kapsamında kalacağı gözetilmeden ve bu husus araştırılmadan, yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi kanuna aykırıdır” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2013/5598 E., 2014/33171 K. ve 17.11.2014 T.)
Hakaret Suçu Haksız Tahrik (TCK 129/1-2)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 129. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında, cezasızlık sebepleri ile daha az cezayı gerektiren haller sayılmıştır.
TCK 129/1 hükmünün uygulanabilmesi için hakaretin, maruz kalınan bir haksız fiil karşısında edilmiş olması gerekmektedir. Hakim, somut olayın şartlarına göre haksız tahrik uygulanıp uygulanmayacağına karar verecektir. Haksız fiilin suç teşkil etmesi zorunlu bir şart değildir. Bu hüküm hem özel kişilere karşı işlenecek olan hakaret suçlarında hem de kamu görevlilerine karşı işlenecek hakaret suçlarında uygulanır.
“Hakaret suçuna ilişkin daha lehe düzenlemeler içeren TCK’nın 129. maddesindeki özel tahrik hükmü yerine aynı Kanunun genel tahrik kurumunu düzenleyen 29. maddesinin uygulanması hatalıdır.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2019/416 E., 2021/21622 K. ve 14.09.2021 T.)
TCK 129/2’de hakaret suçunun, “kasten” yaralama suçuna tepki olarak verilmesi durumunda, hakaret fiiline işleyen kişiye ceza verilmeyeceği düzenlenmiştir. Burada önemli olan husus yaralama fiilinin kasten işlenmiş olmasıdır, taksirle işlenen bir yaralama suçuna hakaret ile tepki verilmesi durumunda TCK 129/1 hükmü uygulanacaktır.
“Sanığın aşamalarda, hakkında ayrıca yaralama suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen polis memuru, katılan sanık … tarafından darp edildiğini iddia etmesi, ve olay tarihinde düzenlenen doktor raporunda sanığın BTM ile giderilecek şekilde yaralandığının tespit edilmesi karşısında, haksız tahrik hükümlerinin uygulanması açısından, ilk haksız eylemin kimden kaynaklandığının araştırılması, tespit edilemediği takdirde şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği hakaret suçu yönünden TCK 129/2. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanma olanağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır.” (Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2015/26761 E., 2016/7704 K. ve 13.04.2016 T.)
Karşılıklı Hakaret Suçu (TCK 129/3)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 129. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, somut olayın durumuna göre, taraflardan her ikisi yahut biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, tamamen ceza vermekten de vazgeçilmesi mümkündür.
“Sanık …’nın aşamalardaki olay öncesinde kardeşi olan sanık …’nın yüzünden kan geldiğini görünce sinirlenerek katılana tokat attığına dair savunması ve sanık … hakkında, hakaret suçunun karşılıklı olarak işlendiği kabul edilerek, TCK’nın 129/3. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesine karşın, yaralama suçlarında sanıklar lehine haksız tahrik hükmünün uygulanma olanağının tartışılmaması hatalıdır.” (Yargıtay 4. CD, 2012/24276 E., 2014/1245 K. ve 20.01.2014 T.)
Kamu Görevlisine Hakaret Suçu (TCK 125/3-a)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde, hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı edilmesi, suçun nitelikli hali olarak sayılmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken husus; kamu görevlisine karşı edilen hakaretin, görevinden kaynaklı olarak edilmiş olması gerekmektedir. Mağdurun görevi başında olduğu bir vakitte bile yapılsa, görevinden dolayı edilmeyen hakaret, kamu görevlisine hakaret suçuna vücut vermez.
“Taraflar arasında trafikte çıkan tartışmanın büyümesi üzerine meydana gelen olayda; sanık …’in katılanların polis olduğunu bilmediğini beyan etmesi, katılanların sanığı polis olduklarına ikna etmeye çalıştıklarına ve sanığın yine de polis çağırdığına yönelik beyanları ve katılanlar tarafından ibraz edilen fotoğraflardan katılan polis memurlarının sivil giyimli olduğunun anlaşılması karşısında; sanık …’ın katılanların polis olduğunu bilmediğinden, eyleminin kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmiş hakaret suçunu oluşturmadığı gözetilmeden yetersiz gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması hatalıdır.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2016/16847 E., 2020/15285 K. ve 05.11.2020 T.)
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu (TCK 299)
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçundan ayrı ve özel olarak TCK’nın 299. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili kanun maddesi şöyledir:
Cumhurbaşkanına hakaret
Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
Her iki maddedeki suçun maddi unsuru, “hakaret ve sövme” teşkil edecek herhangi bir harekettir. Söz konusu hareketler söz, yazı, resim, işaret veya benzeri vasıtalarla gerçekleştirebilir, ancak hakaret ve sövme içeren bu eylemlerin Cumhurbaşkanına matufiyeti şarttır. Maddedeki hakaret ve sövme terimleri 765 sayılı mülga TCK’nın 480 ve 482. maddeleri ile 5237 sayılı TCK’nın 125. maddelerine göre belirlenecektir.
TCK 299 ile Cumhurbaşkanlığının fonksiyonları değil Cumhurbaşkanının şahsının şerefi korunmaktadır. Genel hakaret ve sövme suçlarında olduğu gibi Cumhurbaşkanına hakaret ve sövme suçunun oluşması için de onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun sahip olduğu düşünce ve duyguları sarsıcı fiil yahut sıfatlar isnat ya da izafe edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibarı ihlal edici olduğu, toplumda hâkim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunu tayinde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir, bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez.
“Suçun işlenmesi için genel kast yeterlidir, failde siyasi veya Devlet Başkanlığı sıfat ve görevi ile ilgili saik aranmasına gerek bulunmamaktadır. Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması ancak onu hukuka uygun kılan diğer bir anlatımla hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedenin bulunmamasına bağlıdır. Bu kapsamda, basın yoluyla işlenen suçlarda hukuka uygunluk nedeni oluşturan haber verme ve eleştiri hakkı üzerinde de durulmasında yarar bulunmaktadır. Temelini Anayasa’nın 28 ve devamı maddelerinden alan haber verme ve eleştirme hakkının kabulü için, açıklama veya eleştiriye konu olan haberin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamu ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekliyle konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması gerekir. Düşünce özgürlüğü ve dolayısıyla eleştiri, demokratik toplumlarda vazgeçilmez bir haktır. Toplumun ilerlemesi ve yararı için zorunludur. İfade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenilmeye değmez görülen haber ve düşünceler için değil, devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Bu demokratik toplum düzeninin ve çoğulculuğun gereğidir. Eleştiri de kaynağını bu özgürlükten alır, eleştirinin doğasından kaynaklanan sertlik suç oluşturmaz, eleştiri övgü olmadığına göre, sert, kırıcı ve incitici olması da doğaldır. Ancak, eleştiri hak ve görevi kötüye kullanılmamalı, yazıda küçültücü, incitici, abartılı sözlerden kaçınılmalıdır. Sayılan öğelerden birisinin olmaması hâlinde, haber verme ve eleştiri hakkından söz edilemeyecek, eylem hukuka aykırı olacaktır. Bu kapsamda, Devletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının da diğer anayasal ve yasal kurumlar gibi eleştiriye açık olması doğaldır.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2017/1160 E., 2022/331 K. ve 10.05.2022 T.)
Atatürk’e Hakaret Suçu (5816 Sayılı Kanun)
5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun, 25.07.1951 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş ardından ise 7872 sayılı 31.07.1951 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’un 1. maddesinin 1. fıkrasında Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir.
5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’un 1. maddesinin 2. fıkrasında ise Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri yahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verileceği hüküm altına alınmıştır.
“5816 sayılı Kanunun 1/1. maddesinde düzenlenen suçun gerçekleşmesi için hakaret eyleminin alenen işlenmesi gerektiği, aleniyet unsurunun gerçekleşmesi için ise, olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, sanığa ait cep telefonunda Atatürk’ ün ses taklidinin yapıldığı ve mahiyeti itibariyle Atatürk’e hakaret niteliğinde olan video görüntüsünün tespit edilmesi şeklinde gerçekleşen olayda, eylemin aleniyet unsuru taşımadığı ve dolayısıyla suçun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2020/13919 E., 2021/871 K. ve 14.01.2021 T.)
Ölüye Hakaret Suçu (TCK 130)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 130. maddesi hükmünde, kişinin hatırasına hakaret madde başlığı altında, ölümle birlikte kişi almaktan çıkan ölü, cezai himayenin konusu yapılmıştır.
Kanun, maddenin 1. fıkrasında bir kimsenin öldükten sonra hatırasına hakareti, 2. fıkrasında ise ölünün cesedini veya kemiklerini almayı cezalandırmaktadır.
Ölen kimsenin hatırasına hakaretin cezalandırılabilmesi için bunun en az 3 kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekmektedir. Bu suçun alenen veya basın ve yayın yoluyla işlenmesi durumunda ceza, altıda biri oranında artırılır.
TCK 130/2 düzenlenmesi uyarınca; ceset yahut kemiklerin ne amaçla alındığının bir önemi bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde cesedin veya kemiklerin ne kadarının alındığının da bir önemi bulunmamaktadır. Çok küçük bir kemik parçasıyla dahi suç oluşacaktır.
“Sanık … hakkında 04/04/2012 tarihli, sanık … hakkında 21/09/2012 tarihli, sanıklar … ve … hakkında 06/04/2012 tarihli eylemleri nedeniyle kişinin hatırasına hakaret suçundan TCK’nın 130/1. maddesi gereğince cezalandırıldıkları mahkumiyetlerine ilişkin bir nolu istemle ilgili olarak; Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Sanıkların, ölen … hakkındaki sözlerinin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, söylenen sözlerin açıkça ölenin onur, şeref ve saygınlığına yönelik olgu isnadı niteliğinde olduğundan hakaret suçunun unsurlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.” (Yargıtay 18. CD, 2019/3800 E., 2020/4207 K. ve 11.02.2020 T.)
Hakaret Şikayet Dilekçesi Örneği
T.C.
ŞİKAYETÇİ : Ali B (TC: …) VEKİLLERİ : Av. Batuhan Can ZANBAK (Ankara Barosu – 48429) ŞÜPHELİ : Veli C (TC: …) SUÇ : Hakaret (TCK 125) SUÇ YERİ/TARİHİ : Çankaya/ANKARA (03.01.2025) KONU : Şüphelinin 03.01.2025 tarihinde işlemiş olduğu hakaret suçuna ilişkin olarak hakkında kamu davası açılması ve akabinde cezalandırılması talepli şikayet dilekçemizdir. AÇIKLAMALAR : – Hakarete maruz kaldığınız somut olayın detaylarını kısa ve net bir biçimde; giriş, gelişme ve sonuç olarak açıklamalısınız- NETİCE-İ TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen ve re’sen gözetilecek sebeplerle; şikâyetimizin kabulü ile şüpheli hakkında Hakaret ve re’sen tespit edilecek suçlardan cezalandırılması için iddianame düzenlenerek kamu davası açılmasını arz ve talep ederim.05.01.2025 Şikayetçi Vekili Ekler :
|
Her olay kendi nevi şahsına münhasır olduğundan, açıklamalar kısmı sizin doldurmanız için boş bırakılmıştır. Cumhuriyet Başsavcılıklarına şikayetçi olurken bir avukattan hukuki yardım almanız, hukuki sürecin daha iyi yönetimine ve dolayısıyla şüphelinin cezalandırılmasına büyük destek sağlayacaktır.
Hakaret Tazminat Davası
Hakaret suçunun mağdurunun, hakaret suçunu işleyen faile karşı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Kişilik Hakkının Zedelenmesi” başlıklı 58. maddesi uyarınca manevi tazminat davası açmasının önünde hiçbir engel yoktur.
3.Kişilik hakkının zedelenmesi
MADDE 58- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.
Hukuk uygulamamızda faile karşı açılacak olan manevi tazminat davası için genellikle ceza mahkemesindeki yargılama sürecinin nihayete ermesi beklenmektedir. Fail hakkında, ceza mahkemesi tarafından, hakaret suçundan kaynaklı olarak kurulmuş bir mahkumiyet hükmü var ise bu hüküm elbette manevi tazminat konusunda kararı verecek olan hukuk hakimi tarafından dikkate alınacaktır.
“Davalı tarafça yapılan 26.06.2012 tarihli “Gerçekten de X ..şeliği övse, hemen ardından ben zaten …pu çocuğum diye piyasaya çıkacak binlerce insan var.”, 23.05.2014 tarihli “X Allah belanı versin senin. Aç tazminat davasını alırsan boğazından helal lokma geçmiş olur sayemde! Zıvanadan çıkarttın iyice” ve 06.10.2012 tarihli “Oyuncu: X (Çok iyi rol yapıyor ve çalıyor.)” şeklindeki paylaşımların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle davalının anılan paylaşımları yönünden de davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunun kabulü ile davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2021/26310 E., 2023/622 K. ve 18.01.2023 T.)
Hakaret Suçu Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hakaret suçu kapsamında verilecek olan iki yıl yahut daha kısa süreli hapis cezalarında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) mümkündür. Ancak bu durumda HAGB kararı verilebilmesi için gerekli koşulların oluşmuş olması gerekmektedir. O koşullar şu şekildedir:
- Hakkında HAGB kararı verilecek olan şahsın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum olmaması gerekir.
- Mahkeme tarafından, şahsın tekrar suç işlemeyeceğine yönelik bir kanaate varılmış olması gerekir.
- Şahıs hakkında daha önceden verilmiş bir HAGB kararı olmaması gerekir.
Hakaret suçu neticesinde zarara uğramış olan mağdurun zararının giderilmiş olması şartı aranmaz çünkü hakaret neticesinde meydana maddi bir zarar gelmemektedir. Manevi zarar ise cezai soruşturmadan ziyade hukuk mahkemelerinde açılacak olan tazminat davasının konusunu oluşturacaktır.
“Sanığın adlî sicil kaydının incelenmesinde; kasten yaralama suçundan verilen Denizli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin, 03.04.2012 tarihli ve 2011/879 Esas, 2012/451 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 14.06.2012 tarihinde kesinleşmiş olduğu, 5 yıllık denetim süresi belirlendiği, kesinleşme tarihinden itibaren denetim süresinin başladığı, sanığın denetim süresi dolduktan sonra 21.12.2018 tarihinde inceleme konusu suçu işlediği, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin sekizinci fıkrasında denetim süresi içerisinde yeni bir suç işlenmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinin belirtildiği, böylece mezkur hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, inceleme konusu hakaret suçu yönünden sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine engel teşkil etmediği anlaşıldığından, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, “Sanık hakkında daha önce hagb kararı verilmiş olması nedeni ile” şeklindeki gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2021/33321 E., 2024/8572 K. ve 11.06.2024 T.)
Hakaret Cezası Paraya Çevrilir Mi?
Hakaret suçunun basit hali için alt sınırı 90 gün, üst sınırı 730 gün üzerinden hesaplanmak üzere doğrudan adli para cezası verilmesi mümkündür. Fakat hakaret suçunun nitelikli halleri için para cezasının doğrudan uygulanması mümkün değildir.
Eğer hakaret suçundan kaynaklı olarak kişi, 1 yıl yahut daha kısa süreli hapis cezasına çarptırılmış ise bu kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezasının TCK 50/1-a uyarınca seçenek yaptırım olan adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.
Mahkeme, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere ek süre verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi 2 yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.
“Hakaret suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı Kanunun 62 nci maddesi uygulanırken hesap hatası yapılarak cezanın “2 ay 27 gün” yerine ”2 ay 29 gün” hapis olarak belirlenmesi ve buna bağlı olarak aynı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca adli para cezasına çevrilirken sonuç cezanın “1740 TL adli para cezası” yerine “1780 TL adli para cezası” olarak fazla tayin edilmesi bedenleriyle hukuka aykırılık görülmüştür.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2021/24791 E., 2024/5515 K. ve 29.04.2024 T.)
Yasal Uyarı: İşbu yazı ve internet sitesindeki diğer içerikler, avukatlık mevzuatına ve TBB Reklam Yasağı Yönetmeliğine uygun olacak şekilde hazırlanmıştır. Sadece bilgilendirme amaçlıdır, bu materyallere dayanılarak yapılacak hiçbir işlem için sorumluluk kabul edilmemektedir!