Adli Kontrol Tedbiri

Bu yazımızda adli kontrol tedbiri ile hukuki dayanağını, kimlere uygulandığını, tür ve sürelerini CMK 109–115’e göre adım adım öğreneceksiniz. Keyifli okumalar dileriz.

ADLİ KONTROL TEDBİRİ NEDİR VE NASIL UYGULANIR?

Adli kontrol tedbiri, tutuklama sebeplerinin mevcudiyetine rağmen şüpheli veya sanığın daha hafif denetimler altına alınması şeklinde karşımıza çıkan bir koruma tedbiri türüdür. Hakimin şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı vermek yerine adli kontrol tedbirlerine hükmetmesi, şüpheli veya sanığın hürriyetinin daha az kısıtlanması sonucunu doğurur. Adli kontrol tedbirleri, adli bir kararla ve idari bir yolla şüpheli veya sanığın kontrol altına alınması ve tehlikeliliğinin azaltılmasına hizmet eder. 

Ceza muhakemesinin etkili biçimde yürütülmesi için hükmün verilmesinden önceki bir dönemde birtakım temel hak ve özgürlüklere geçici olarak müdahale edilmesi mümkündür. Bu müdahaleler, ceza muhakemesi hukukunda öngörülen koruma tedbirleri ile gerçekleştirilir. Ceza Muhakemesi Kanununa göre koruma tedbirleri; yakalama ve gözaltı, tutuklama, adli kontrol, arama ve el koyma, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izlemeden oluşmaktadır. Yazımızın konusu olan adli kontrol tedbirine ilişkin hususlar, CMK’nın 109-115. maddeleri arasında düzenlenmiştir. 

CMK’nın 110/1. Maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi, şüpheli hakkında soruşturma evresinin her aşamasında adli kontrol kararı verebilir. Adli kontrol tedbirlerine yalnızca soruşturma evresinde değil aynı zamanda kovuşturma evresinde de hükmedilebilir. Zira CMK’nın 110/3. Maddesi uyarınca kovuşturma evresinde de gerekli görüldüğü hallerde kovuşturmayı yürüten mahkeme tarafından da adli kontrol kararına hükmedilebilir. 

Soruşturma evresinde adli kontrol kararı verilebilmesi için Cumhuriyet savcısının istemi gerekmekte ise de kovuşturma evresi açısından Cumhuriyet savcısının istemi aranmamaktadır. Kovuşturma evresinde mahkemenin resen tutuklama kararı vermeye yetkili olduğu göz önünde bulundurulduğunda, özgürlüğe getirilen sınırlamalar açısından daha hafif bir tedbir olan adli kontrolde de mahkemenin resen karar verebileceğinin kabulü gerekir.

Adli kontrol tedbiri

Adli Kontrol Tedbiri Hangi Durumlarda Uygulanır?

CMK’nın 109/1. maddesinde adli kontrol hükümlerinin uygulanabilmesi için Kanun’un 100. maddesinde öngörülen tutuklama sebeplerinin mevcut olması gerektiği ifade edilmiştir. Dolayısıyla yürütülmekte olan bir soruşturma veya kovuşturmada kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama sebebinin bulunması halinde adli kontrol hükümleri uygulanabilecektir. 

Kanun, şüpheli veya sanığın kaçma olasılığı ya da delilleri karartması noktasında kuvvetli şüphenin bulunduğu hallerde adli kontrol hükümlerinin uygulanabileceğini öngörmüştür. Öte yandan CMK’nın 100/3. Maddesinde birtakım suçlara yer verilmiş ve bu suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphenin bulunduğu hallerde tutuklama nedenin var sayılabileceği kabul edilmiştir. Dolayısıyla bahse konu suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe varsa; şüpheli hakkında adli kontrol tedbiri uygulanması mümkündür. 

Bu suçlar şunlardır: 

  • Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
  • Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
  • Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
  • Kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent b, e ve f) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
  • İşkence (madde 94, 95)
  • Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
  • Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
  • Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
  • Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
  • Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
  • Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
  • Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
  • 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
  • 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
  • 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
  • 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
  • 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
  • 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.
  • 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.
  • Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu.
  • Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu.
  • Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî eğitim kurumlarında yönetici, öğretmen, usta öğretici, yabancı uyruklu öğrencilerin eğitimine yönelik Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen projelerde öğretici/öğretmen veya rehber danışman; özel öğretim kurumlarında yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğretici olarak görev yapanlar ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî eğitim kurumları ve özel öğretim kurumlarında ders ücreti karşılığı ders okutanlara ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan öğretmenlere karşı görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işlenen kasten yaralama suçu.

Adli Kontrol Türleri Nelerdir?

Adli kontrol yükümlülükleri; şüpheli veya sanığın tehlikeliliğini azaltmak amacıyla öngörülmüş birtakım tedbirlerdir. Bu tedbirler CMK’nın 109. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir. Maddede, şüpheli veya sanığın bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulabileceği açıkça düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre uygulanabilecek adli kontrol türleri şunlardır: 

  • Yurt dışına çıkamamak.
  • Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak. 
  • Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
  • Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
  • Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
  • Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
  • Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
  • Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
  • Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
  •  Konutunu terk etmemek.
  • Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
  • Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.

Koruma tedbirlerinin uygulanması şüpheli veya sanığın temel hak ve hürriyetleri üzerinde kısıtlayıcı etki doğurur. Bu nedenle anılan tedbirler kanunda öngörülenlerle sınırlı olarak uygulanmalıdır. Başka bir ifade ile, anılan koruma tedbirleri temel hak ve hürriyetleri sınırlayıcı olmaları sebebiyle genişletilemez. 

Adli Kontrol Süresi Ne Kadar Sürer?

Koruma tedbirleri ile kişi hürriyetleri belirli ölçülerde sınırlandırılmaktadır, bu bağlamda temel hak ve özgürlüklere müdahale niteliğinde olduklarından geçici olarak uygulanmaları gerekmektedir. Kanunda adli kontrol altında geçecek süre açık olarak düzenlenmiştir. 

CMK’nın 110/A maddesine göre; ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçe gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre zorunlu hallerde gerekçe gösterilerek uzatılabilir. Uzatma süresi kural olarak toplamda üç yılı geçemez. Bununla birlikte Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda uzatma süresi en çok dört yıldır. Hakkında adli kontrol tedbiri uygulanan suça sürüklenen çocuklar hakkında, öngörülen bu süreler yarı oranında uygulanacaktır. 

Adli kontrol altında geçen süreler, kural olarak yargılama sonucunda hükmedilecek cezadan mahsup edilemez. Fakat uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek tedbiri ile konutunu terk etmemek tedbirleri bu durumun istisnasıdır. Konutunu terk etmemek şeklindeki adli kontrol yükümlülüğü altında geçen her iki gün, cezadan mahsup edilirken bir gün olarak dikkate alınır.  

Adli Kontrol Tedbirlerine Uyulmaması Halinde Ne Olur?

Hakkında adli kontrol kararı verilmiş olan şüpheli veya sanığın yükümlülüklerine uyup uymadığının denetimi Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü tarafından yapılır.  Adli kontrol tedbiri bağlamında hükmedilen yükümlülüğe isteği ile uymayan şüpheli ve sanığın durumu, CMK’nın 112. maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Maddeye göre, adli kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii tarafından hemen tutuklama kararı verilebilir. Bu açıdan bakıldığında adli kontrol tedbirine hükmedilmesine sebep olan suç yalnızca adli para cezasını gerektiriyorsa, yükümlülüklerini yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilemez.

Sanık hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak sanık tarafından istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş ise, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de tutuklama kararı verebilir.

Bu hükümler; azami tutukluluk süresinin dolması nedeniyle verilen adli kontrol tedbirinin ihlali hâlinde de uygulanabilir. Ancak, bu durumda tutuklama süresi ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer işlerde iki aydan fazla olamaz.

Adli kontrol yükümlülüklerine uymaması sebebiyle hakkında tutuklama kararı verilen şüpheli veya sanık, tutukluluğa itiraz hükümleri çerçevesinde verilen karara itiraz edebilmektedir.  Dolayısıyla şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında salıverilmeyi isteyebilir, tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmeye ilişkin kararlar hakim veya mahkemece verilir.

Adli Kontrol Kararına İtiraz Nasıl Yapılır?

CMK’nın 111. Maddesinde ise şüpheli veya sanığın da adli kontrol kararının kaldırılmasını talep etme hakkı olduğu düzenlenmiştir. Başka bir ifade ile, şüpheli veya sanık adli kontrol kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurabilir. Aynı zamanda şüpheli veya sanık lehine olmak kaydıyla, şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi, eşi ve müdafii de adli kontrol tedbirine ilişkin kararlara karşı itiraz edebilir. Bu açıdan, verilen adli kontrol kararlarına karşı itiraz süresi iki haftadır. İtiraz, kararı veren mercie verilecek bir dilekçe ile veya tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. 

Şüpheli veya sanığın adli kontrol kararına itiraz edip etmediğine bakılmaksızın, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından en geç dört aylık aralıklarla 109 uncu madde hükümleri göz önünde bulundurularak adli kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda karar verilir.

CMK’nın 111. maddesi uyarınca istem halinde hakim veya mahkeme Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra beş gün içinde karar vermelidir. İtiraz üzerine tedbirin kaldırılmasına karar verilebileceği gibi, adli kontrol tedbiri ile şüpheli veya sanığa yüklenen yükümlülüklerin bütünüyle veya kısmen kaldırılmasına, değiştirilmesine veya şüpheli/sanığın bu yükümlülüklerden bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutulmasına da karar verilebilir. 

Sulh ceza hakimliğinin adli kontrol ile ilgili verdiği kararlara karşı yapılan itirazlar asliye ceza mahkemesi hakimince incelenir. İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hâllerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hâkimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Eğer sulh ceza hakimliğinin işleri asliye ceza hakimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir. 

Asliye ceza mahkemesi hakiminin verdiği adli kontrol kararına karşı itirazlar, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine yapılır. Ağır ceza mahkemelerinin başkanı tarafından verilecek kararlara karşı itiraz incelemesi ise o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesi bulunması halinde numara olarak kendinden bir sonraki daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi olması halinde ise en yakın ağır ceza mahkemesine aittir. 

Adli Kontrol ile Tutuklama Arasındaki Farklar Nelerdir?

Adli kontrol tedbiri, bir diğer koruma tedbiri olan tutuklama koruma tedbirine alternatif olarak geliştirilmiştir. Adli kontrol uygulaması ile, ölçülülük ilkesi gözetilerek tutuklama ile ulaşılmak istenen amaca daha uygun bir tedbir uygulanmak suretiyle ulaşılması hedeflenir. Bu açıdan hakimin tutuklama tedbirlerine başvurmadan önce adli kontrol tedbirine yönelik hükümleri uygulaması gerekmektedir. 

Her ne kadar adli kontrol tedbirine başvurulması için tutuklamanın şartlarının gerçekleşmesi gerektiği ifade edilse de, bu iki tedbir arasında ölçülülük ilkesi noktasında farklılıklar vardır. Hakkında tutuklama tedbiri uygulanması öngörülen şüpheli veya sanık hürriyetinden tamamen yoksun bırakılır. Adli kontrolde ise kişi hürriyetinden yoksun bırakılmaz fakat kişiye birtakım yükümlülükler yüklenerek kişinin bazı özgürlükleri sınırlandırılır. Bu açıdan ölçülülük ilkesi gözetilmeli ve adli kontrol uygulanması halinde koruma tedbiri uygulanması ile hedeflenen amaca ulaşılması halinde şüphelinin hak ve özgürlükleri noktasında daha sınırlayıcı bir tedbir olan tutuklama tedbirine başvurulmamalıdır. 

CMK’nın 100/4. maddesinde yalnızca adli para cezasını gerektiren suçlarda veya -vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere- hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemeyeceği ifade edilmiş ve tutuklama yasakları öngörülmüştür. Öte yandan Kanun’un 109/2. maddesi gereğince tutuklama yasağı bulunan hallerde dahi adli kontrol tedbirlerine hükmedilebilir. Bir diğer yandan tutukluluk süresinin dolması halinde salıverilenler hakkında da adli kontrol kararı uygulanabilmektedir.

Sıkça Sorulan Sorular

  • Adli Kontrol Tedbiri Nedir?

Adli Kontrol, bir kimsenin bir suç fiiline karıştığına dair kuvvetli bir şüphe bulunması durumunda tutukluluk yerine uygulanabilecek, tutukluluğa göre daha hafif bir koruma tedbiridir.

  • Adli Kontrol Tedbiri Ne Kadar Sürer?

Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, TCK’nın İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez. Bu adli kontrol süreleri, çocuklar bakımından yarı oranında uygulanır.

  • Adli Kontrol Tedbirine Uyulmazsa Ne Olur?

Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir.

  • Adli Kontrol Kararına Nasıl İtiraz Edilir?

Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme CMK 110. maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir.  Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.

  • Adli Kontrol Yasağı Nedir?

Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, CMK 100. maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.

  • Adli Kontrol Tedbiri Sicile İşler Mi?

Adli kontrol kararı adli sicile işlemez. Adli Sicil Kanunu uyarınca sadece kesinleşmiş mahkumiyet hükümleri adli sicil ve arşiv kaydına işlenecektir.


YASAL UYARI: İşbu yazı ve internet sitesindeki diğer içerikler, avukatlık mevzuatına ve TBB Reklam Yasağı Yönetmeliğine uygun olacak şekilde hazırlanmıştır. Sadece bilgilendirme amaçlıdır, bu materyallere dayanılarak yapılacak hiçbir işlem için sorumluluk kabul edilmemektedir!